Çarşaflı Annemin Takma Yarağı – Erotik Hikaye
Merhaba, adım Rümeysa. 19 yaşında genç bir kızım. Babamı iki yıl önce kaybettim. Annemle beraber İstanbul’un oldukça sofu semtlerinden birindeki dairemizde yaşıyorum. Babamdan kalan emekli maaşının yanında akrabalarımızdan yardımlar aldığımız için çalışmak zorunda kalmadan rahat bir şekilde geçiniyoruz.
Kapalı, türbanlı bir kızım ama erkeklerin bakışlarını üzerimde hissetmekten hoşlanıyorum. Beyaz tenliyim, makyaj yapmayı seviyorum ama annemin korkusundan pek yapamıyorum. Modern şekilde kapanıyorum. Ayak bileklerimi açıkta bırakan dar kotlar ve taytların üstüne uzun bluzlar, tunikler giyip başımı çok sıkmadan şallarla rahat şekilde bağlıyorum. Topuklu botlar, ayakkabılar giymekten de çekinmiyorum. Annemle zaman zaman bu konuda tartışıyoruz.
Annem benim aksime çok sofu bir kadındır. Dışarı çıkarken mutlaka çarşaf giyer. Tesettürü bile kapanma olarak görmezken benim kapanma şeklim onun sinirlerini zıplatıyor. Gerçi kendisinin de evin içinde dar pantolonlar, taytlar hatta kısacık şortlar giydiği oluyor. Göğsü, yakası açık kısa kollu bluzlar giymekten de çekinmiyor. Ama dışarı çıkarken mutlaka en kapalı şekilde giyiniyor.
Erkek arkadaşım olmadı bu zamana kadar. Birkaç tane çıkma teklifi aldım ama beğenmediğim için kabul etmedim. 1,62 boyunda 70 kiloyum. Biraz kilo fazlam var ve daha fazla kilo almamaya gayret ediyorum. Yediğime içtiğime dikkat ediyorum. Annemle tartışma konularımızdan biri de bu oluyor. Yaptığı güzel yemekleri azıcık yediğim için söylenip duruyor. Kendisinin Maşallah iştahı yerinde. Hele babam öldükten sonra kendini iyice yemeğe verdi. Son iki senede en az 10 kilo aldı. 37 yaşında, 1,70 boyunda ve 85 kilo ağırlığında ama bakıldığında öyle çok kilolu görünmüyor. Kaslı ve yapılı bir vücudu var, kemik oranının fazla olması nedeniyle vücudu pek yağ bağlamıyor. Ayrıca benim gibi dar kıyafetler giymediği, dışarda bol ve geniş çarşaflar giydiği için (Kilo aldım, kötü görünüyorum, kimse beni beğenmez!) gibi dertleri de yok.
Liseden sonra okumadım. Günlerim çoğunlukla evde geçiyor, arada kız arkadaşlarımla dışarda buluşuyorum. Annemse markete, çarşıya, pazara çıkmaları haricinde genelde evde oluyor. Bizimle aynı binada yaşayan Zarife Abla annemin en yakın arkadaşı. Gençliğinde başı açık, kısa etekler, elbiseler giyen bir kız olduğunu ama bir gece gördüğü rüyanın etkisinde kalarak kapanıp ibadete başladığını çok kereler anlatmıştı. Kendisi 50 yaşında, o da annem gibi dul bir kadın. İki oğlu, üç kızı ve birkaç torunu olsa da halen güzel bir kadındır…
Bir Cumartesi gecesiydi. Kızlarla Whatsapp grubu kurmuş orada muhabbet ediyorduk. Odamın ışığını yakmamıştım. Saat 02.00’ye geliyordu. Artık uykum geldiği için yatmak istediğimi yazıp sohbetten çıktım. Telefonu yere bırakıp başımı yastığa koydum. Gece oldukça sessizdi ama bir ara sanki bir şeye vuruluyormuş gibi bir ses duydum. Sanki birisi duvara yumruk atmıştı. Bir süre sessizlik oldu ama sonra aynı ses yeniden tekrarlandı. (Bu ses ne gece gece?) dedim, uykum kaçtığı için sinirlendim. Yatakta doğruldum, kulağımı kabarttım ama ses yoktu.
Başımı tam yastığa koyacakken ses yeniden geldi. Hemen yanı başımdaki duvardan geliyordu ses. Neydi bu böyle? Yan oda annemin yatak odasıydı. Annem kalkıp da duvara mı vurmuştu? Yavaşça kalkıp kulağımı duvara dayadım. Daha iyi duyabilmek için nefesimi tuttum. Evet, sesler annemin odasından geliyordu. Duvara vuran fiskeye benzer sesleri bile rahat ve net duyuyordum şimdi. Arada beni uykumdan uyandıran şiddette olanları da geliyordu kulağıma. Annem ne yapıyordu içerde gecenin bu saatinde? Zaman zaman gece kalkıp namaz kıldığı oluyordu ama bu öyle bir şey değildi. (Aman be neyse ne!) diyerek girdim yatağıma yeniden.
Sabah oldukça erken bir saatte, daha güneş bile doğmamışken banyoda akan su sesiyle uyandım. Annem Pazar sabahında yıkanıyordu. Kadının saat kavramıyla sorunları vardı, başımı yastığa gömüp uyumaya çalıştım…
Birkaç gün sonra yine bir gece vakti aynı sesler geldi. Bu kez saat 01.00’i biraz geçiyordu. Ben yine kızlarla yazışıyordum. Yazışmayı kesip kulak kabarttım. Annem gene bir şeyler çeviriyordu. “Kızlar birazdan geliyorum!” diye yazıp telefonu bıraktım yatağın üstüne. Yavaşça kapımı açtım. Annemin odası hemen sağımda kalıyordu. Kapısının önüne geldim. Kulak verdim kapıya ama bir şey duyamadım. Kapıya tıkladım. “Anne, iyi misin?” dediğimde, “Ne oldu kız gece gece, git zıbar yat!” diye beklemediğim bir tepki geldi annemden. “İyi be!” diyerek odama geri döndüm.
Sabahın erken bir saatinde gene banyodaki suyun sesiyle uyandığımda annemin bir işler çevirdiğini anladım. Ne olduğunu merak ediyordum ama bunu ona belli etmemem gerekiyordu. Aynı gün öğleden sonra annem, “Ben Zarife Ablalara çıkıyorum!” diyerek gidince odasına bakmak istedim. Genelde yapmadığım ve sevmediğim bir şeydi ama annemin ne dolaplar çevirdiğini öğrenmem gerekiyordu.
Çekmeceleri, dolabı, yatakların ve yorganların aralarını karıştırdım. Ne aradığımı bile bilmiyordum gerçi. Sonunda annemin çeyiz sandığı kalmıştı bakmadığım. Yatak ve yorganları üstüne koyuyordu. Her birini tek tek indirdim. Sandığı açtım. Annemin çeyizinden kalan giysiler, çamaşırlar, eşarplar, masa ve sehpa örtüleri vs. vardı. Annemin gerdek gecesi için anneannemin aldığı kırmızı saten çamaşır ve geceliğini görünce gülmeye başladım. Çarşaflı, sofu annemi bu dantelli külot ve gecelikle hayal ettim.
En altta beyaz beze sarılı bir şey vardı. Uzun ve kalın bir silindire benziyordu. Onu aldım. Annem içine bir şey koyup sarmıştı. Benden gizli altın veya para mı biriktirip bunun içine koymuştu? Ama pek de öyle bir şeye benzemiyordu. Sargı bezi gibi uzadıkça uzayan bir şeydi. Sonunda açtığımda birden çığlık attım. (Bismillah bu ne?) diyerek havaya attım elimdekini.
Bu bir erkek sikiydi. Plastikten yapılma, gerçek bir sike benziyordu. Bilgisayarımda pørnø sitelere girdiğim oluyordu. Ne olduğunu biliyordum yani. Yapay bir sikti, diğer adıyla yaraktı bu. Bir karışımdan çok daha uzun ve kalındı. Ten renginde plastikten yapılma bir sikti. Üstünde damara benzeyen çıkıntılar, altında ise taşağa benzeyen top gibi bir şey vardı. Ayrıca en altında bombeli bir boşluk vardı. Vantuzlu bir sikti bu. Babamın bana küçükken aldığı oyuncak basket potası gibi içine ‘Hoh!’ yapıp istenen yere yapıştırılıyordu. İki gece boyunca duvara vurma seslerinin sebebi bu muydu yoksa?
Duvarın önünde sandalye vardı. Hemen çektim onu. Eğilip baktım. Krem boyalı duvarın üzerinde vantuzun belli belirsiz yapışma izleri vardı. Yerden 30 cm kadar yukardaydı izler. Annem buraya yapıştırmıştı siki ve o şekilde kendini becermişti. Aman Yarabbim, düşüncesi bile korkunç bir şeydi bu.
Sik halen yerdeydi. Korka korka aldım. Beklediğimin aksine sert değil yumuşaktı. Sıkınca sanki bir insanın kolunu, bacağını sıkıyormuşsun gibi parmaklarım içine girdi. İki elimle tuttuğumda bile sikin kafası açıkta kalıyordu. Bir merakla odama geçtim. Masamdaki cetveli alıp siki ölçtüm. En altından kafasının ucuna kadar 26 cm geliyordu. Taşak hariç 22 cm idi. Kalınlığı ise 5 cm geliyordu. Dümdüz değil, hafif kavisliydi. Annem bunu nerden, kimden, nasıl almıştı? Aklım almıyordu bir türlü. Kocaman, dev gibi siki duvara yapıştırıp gecenin bir vakti kendini bununla beceriyordu. Siki aynı şekilde beze sarıp yerine koydum. Her şeyi eski haline getirdim. Odadan çıkıp kendi odama geçmiştim ki annem eve geldi.
Hemen yatağın üstüne uzadım, güya telefonla ilgileniyormuşum gibi yaptım. Kapıdan başını uzatıp, “Kız ne öyle malak gibi yatıyorsun, kalk soğan doğra, yemek yapıcaz!” diye çıkışınca mutfağa geçtim. Ben soğanları doğrarken o da geldi yanıma. Kendisi yemeği yapmaya girişirken yan gözle ona bakmadan edemiyordum.
Devasa sik aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Annem o koca siki amına alıyordu, inanılmaz bir şeydi bu. Annemi çıplak görmeye alışkındım. Çoğu zaman beni o yıkıyordu, ben de o yıkanırken sırtını sabunluyordum. Kocaman, top gibi memeleri vardı. Büyük pembe meme başlarının ortasında ileri fırlamış etli meme uçları sutyen taksa bile belli oluyordu. Ana kız birlikte epilasyon yapıp kıllarımızı, tüylerimizi alıyorduk. Kasıklarımdaki kılları ilk zamanlar annem kesiyordu. Bana öğrettikten sonra ben kesmeye başladım, ama gene de her seferinde kontrol ediyordu. Kasıklarının arasında uzun ve büyük amı derin bir vadi gibi uzanıyordu.
Bir keresinde amının dudaklarında çıkan yara nedeniyle aylarca benden merhem sürmemi istemişti. Amının pembe, büyük dudaklarına kendi ellerimle merhem sürmüş, deyim yerindeyse amının tüm detaylarına vakıf olmuştum.
Uzun ama dar bir etek vardı üstünde. Açık mavi ve lacivert renkli eteği koca götünü ve kalçalarını sıkmıştı. Üstüne de gene koyu mavi uzun kollu bir bluz giymiş, başını beyaz büyük bir eşarpla ensesinden bağlamıştı. Bluzun göğsü açıktı, çıplak beyaz koynu ve büyük memelerinin çatalı görünüyordu. Kollarını ve karnını sıkıyordu bluzu. Gündüz saatlerinde binada erkek olmadığı için bu kıyafetle Zarife Ablaya gitmekte sıkıntı görmüyordu. “Ne var, ne oldu?” dedi patates doğrarken. Bendeki değişikliği anlamıştı. “Yok bir şey, ne olsun?” dedim. Soğanları doğrayıp ellerimi yıkadım. Odama geçtim. Sik halen aklımdaydı, çivi gibi beynime saplanmıştı…
Gece saat 12:00 olduğunda heyecanım daha da artmaya başladı. Annem bu gece de bir şeyler yapacak mıydı acaba? Yüreğim küt küt atıyordu. Kızlar gene Whatsapp sohbetine dalmışlardı, ama ben rahatsız olduğumu söyleyip çıktım. Ara sıra kulağımı duvara dayayıp dinliyordum, ama o gece bir hareket olmadı. Annemin bir ara horultusunu duydum saat 02:00’e doğru. Sonrasında ben de yattım…
Aklım vantuzlu sikteydi. Nasıl bir şeydi o öyle? Gerçekten öyle siki olan birisi var mıydı? Neye göre yapmışlardı onu? Bir kadın öyle bir şeyi nasıl alır amına diye diye kendimce hesaplar yapıyordum. Düşündükçe bir tuhaf oluyordum. Bakire olmasam denerim dedim kendi kendime. Ama benim minik amım o sikin kafasını bile içine alır mıydı ki? Annem beni sezaryenle doğurmuştu, amından değil. Dolayısıyla amına sadece rahmetli babamın siki girmişti. Babamın siki o kadar büyük müydü acaba? Bunun nasıl olabileceğini düşünsem de işin içinden çıkamıyordum. Babam annemle aynı boyda, zayıf bir adamdı. O kadar siki olsa giydiği pantolonların, pijamaların altında belli olurdu…
Birkaç gün sonra arkadaşımla buluşmak için sözleştik. Anneme dışarı çıkacağımı söyledim, o da, “İyi tamam, ben Zarife Ablanın yanına çıkıyorum!” diyerek yukarı çıktı. Giyinirken arkadaşım aradı ve acil bir işi çıktığı için gelemeyeceğini söyledi. Buluşma işi yatmıştı. Canım sıkıldı. Odamın kapısını kapatıp yatağa uzandım, telefonumdan internete girdim.
Yarım saat sonra Zarife Ablanın telefonundan annem aradı ve “Gittin mi, merak ettim?” diye sordu. Olağan bir şeydi böyle sorması, ama işkillendim. “Çıktım, otobüsteyim!” dedim, bile bile yalan söyledim. “İyi, tamam. Geç kalma sakın!” diyerek kapattı telefonu.
Bu konuşmanın üstünden fazla bir zaman geçmemişti ki evin kapısı açılıp kapandı. Zarife Ablanın sesi geldi kulağıma. Anneme, “Çabuk gız, yandım vallaha!” dediğini duydum. Evimiz küçük olduğu için kapının önündeki konuşmaları bile rahatça odamdan duyabiliyordum. “Yandım vallaha!” derken neyi kastediyordu Zarife Abla?
Odamın kapısı kapalı olduğundan benim dışarıda olduğumu sanıyorlardı. Oysa yatağımda yatıyordum. İkisi birlikte annemin yatak odasına geçtiler. Perdelerin çekilmesinin ardından bir şeylerin kaldırılıp indirilme sesleri, yer değiştiren eşyalar derken birden Zarife Ablanın, “Ohhhh, gızzz, anammm!” seslerini duydum. Annemle ikisi bir şeyler çeviriyordu kesinlikle. Yavaşça kalktım, telefonumu sessize aldım.
Bu sırada Zarife Abla garip sesler çıkartıyordu. “Hızlı yap gızzz!” demesini duydum o garip seslerinin arasında. Ne oluyordu böyle? Usulca kapımın kolunu çevirdim, dil yuvasından kurtulup kapı açılırken sessizce açtım kapıyı. Zarife Ablanın, “Uhhhh, gızzz, ahhhh, anammm, uffff!” sesleri arasında annemin söylediği, “İyi mi böyle?” sözleri kulaklarımda yankılandı. “Devam et gızz, iyi iyi!” dedi Zarife Abla annemin sözleri üzerine.
Yavaşça, parmak uçlarıma basarak birkaç adım attım. Başımı biraz uzattım. Yatağın ayakucunda kalan aynalı sürgü kapaklı gardıroptan yatak görünüyordu. Yani ne yaptıklarını görebiliyordum. Gördüklerim inanılmazdı. İkisi de çırılçıplaktı. Annem plastik siki tutmuş Zarife Ablanın amına sokup çıkartıyordu. Zarife Abla yatağın üstüne çıkmış, elleri ve dizlerinin üzerindeydi. Kocaman sik nerdeyse boydan boya amına girip çıkıyordu. Annem taşak kısmından tutmuştu siki. Zarife Ablanın kararmış ve biraz kıllı amı her seferinde açılıp genişliyor ve siki alıyordu içine. Zarife Ablanın iniltilerine, güçlü nefes alışverişleri karışıyordu. Annem siki döndüre döndüre sokup çıkardıkça Zarife Abla keyiften zıplıyordu sanki. Anneminkiler gibi büyük ama daha da sarkmış olan memeleri hareketleri ile birlikte oynayıp duruyordu sürekli.
Annem bazen hızlı bazen yavaş yavaş siki sokup çıkarıyor, bu işi nasıl yapacağını iyi biliyordu. Bazen siki amında birkaç saniye boyunca tutup yavaşça çekiyor, sonra da hızlı hızlı sokuyor ve çekiyordu. Zarife Ablanın beyaz ve kocaman götünün yanakları sarsılıyordu amına girip çıkan plastik sik nedeniyle.
İlginç olan, o kocaman sikin taşak kısmına kadar amına girmesiydi. Hatta bir ara annem en altından tuttu siki ve o şekilde soktu amına. Zarife Ablanın, “Uhhh, anammm, ahhhh, gızzz bu neee?” diye iniltili sesleri geldi bu anda. Kızının boyadığı kahverengi uzun saçlarını geriye atınca yüzünün terden ıslanıp kızardığını gördüm. Sikin ten rengi üzerinde ıslaklığın verdiği koyuluk gözüme ilişti. Zarife Ablanın kocaman amının sıvısı sike bulaşmıştı.
İkisi de beni göremezlerdi, o yüzden rahattım. Ama benim onları dikizlediğimden habersizlerdi. Birkaç dakikanın sonunda Zarife Ablanın hırıltılı ve boğuk sesleri daha da arttı. Sanki gücü, enerjisi tükenmiş gibi kendini yatağın üstüne bırakırken, annem siki amından çıkardı. Sik annemin beyaz, dolgun elinde sallanıyordu şimdi.
Zarife Abla, “Uhhhh, ayyy!” sesleri eşliğinde saçlarını topladı arkada. Yatakta sırt üstü uzanmış anneme bakıyordu. Annem sik elinde olduğu halde yanına uzandı. Memelerinin üzerinde gezdirdi bir süre, amına sürttü, ardından da kafasını ağzına soktu şaşkın bakışlarım arasında. Siki ağzına sokup çıkartıyor, emiyordu. Zarife Abla ise bir taraftan memelerini bir taraftan amını okşayıp duruyordu.
Bir süre sonra annem kalktı, sik şimdi Zarife Ablanın elindeydi. Annem pencere ile yatağın arasında duran çekmecenin üzerinden bir şey aldı. Siyah renkli, uzun kayışları olan bir şeydi tuttuğu. Önünde üçgene benzeyen ve ortasında halka olan bir parça vardı. Zarife Abla siki uzatınca annem kayışları çekip gevşek bıraktı. Siki ortadaki halkanın içine soktu. Taşak kısmı halkanın içinde kalmıştı. Ağzım açık halde sikin takılı olduğu şeyi bir külot gibi giymesini, kayışları daraltmasını izledim.
Plastik sik şimdi annemin önünde sallanıyordu…